Sanayileşmenin artması, makinelerin ve kimyasalların üretim prosesine daha fazla dâhil olması toplumların uygarlaşmasında yadsınamaz bir katkı sunmuştur. Fakat makinelerin ve kimyasalların sanayinin bir parçası olması beraberinde insan hayatını da ilgilendiren riskleri beraberinde getirmiştir. Bu sebeple çalışan sağlığı ve güvenliği ile üretim motivasyonunun gerektiği gibi yol alabilmesi için iş sağlığı ve güvenliğinin yasal çerçeve ile düzenlenmesi şart olmuştur.
Üretimin devam etmesi için; öncelikle insan hayatını güvence altına almak, meslek hastalıklarını önlemek, kaza ve yaralanma gibi travma yaratan risklere önleyici formüller bulmak, zaruri bir hal almıştır.
Bu çerçeveler; yüz yıllar süren sanayileşme sürecinde önem kazanmış ve günümüze ulaşıncaya kadar defalarca dönüşüme uğramıştır. Dönüşümler sayesinde; hem çalışanı, hem de işletmenin sağlığı ve güvenliğini koruyacak uluslararası standartlar belirlenmiştir.
İçindekiler
Uluslararası Standart Olan İş Sağlığı ve Güvenliğinin Düzenlenmesi
Bu çerçevelerin düzenlenmesi, ülkelerin parlamentoları ve yönetimleri tarafından kanunlaştırılarak uygulanan ve uyulması gereken kurallar bütününü oluşturmaktadır. Her ülkenin uluslararası standartları baz alarak belirlediği iş güvenliğini ilgilendiren kurallar, yine uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmaktadır. İş güvenliği ve işçi sağlığını güvence altına alan ülkeler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) iş sağlığı adına genel kabul gören standartlarına uymaktadır.
Sanayinin gelişimiyle başlamış ve bugüne değin standartları yükselerek gelen iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi önemli bir konudur. Çünkü özellikle sanayi devriminden sonra insanın makineyle olan yakın teması iş kazalarını artırmış, bu da hem insan hayatına mal olmuş, hem de üretim maliyetlerini ciddi anlamda artırmıştır.
Bunun için tehlikenin kaynağında kontrol altına alınması, risklerin en az seviyelere çekilmesi, tehlikeli maddeler için özel ekipmanların kullanılması ve bunların bir standart altında toplanması çerçevenin ana hatlarını belirlemektedir.
Avrupa Modeli
Avrupa’da 1800’lü yıllardan itibaren özellikle İngiltere’de başlayan sanayi devrimi, artık daha büyük makinelerde, daha çok üretim yapılması zorunluluğunu getirmiştir. Özellikle maden ve demir işçilerinin sağlıksız koşullarda çalışmasının sonucu olarak görülen iş güvenliği zafiyetleri Avrupa’yı iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi için yasal çerçeveler oluşturma konusunda daha erken önlem almaya yöneltmiştir.
Aynı yüzyılda kanunlar çıkararak işçilerin sağlığının korunmaya çalışıldığı Avrupa, 1980’lere kadar değişim sürecini devam ettirmiştir. Detaycı mevzuatlar, işyerlerini sınırlayıcı ve zorlayıcı uygulamalar deneyen Avrupa, bu tarihten sonra uygulama şeklini değiştirmiştir.
Bu arada Avrupa’da, işletmede düzeyinde uygulama en önemli önleyici faaliyet olarak görülür.
İş güvenliğini temel hedef haline getiren Avrupa, süreci mevzuatta adım adım anlatmak yerine ‘kendi kendine yönetim’ biçimine dönüştürmüştür.
Böylece işletmelerin iş sahiplerine iş sağlığı ve güvenliğinin uygulanması ve korunması açısından ciddi sorumluluklar oluşmuştur. İşverenin sorumluluğu konusunda daha az talimatlar içeren bu sistem ile önleyici yaklaşımlar, risk değerlendirmesi, önleme, tehlike, risk gibi kavramlar, işçilerin katılımı sağlanarak oluşturulmaktadır.
Avrupa Birliği, iş sağlığı ve güvenliği politikalarını ulusal stratejiler ile ortaya koymakta ve uzun vadeli planlarla yol haritası belirlemektedir. Avrupa Birliği, iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi gibi işletmeler için önemli bir konuda öncü ve rehber kabul edilmektedir. Çünkü AB ülkelerinde iş sağlığı ve güvenliği uygulamasının işletme düzeyinde uygulanmasının en önemli önleyici faaliyet olduğu bilinci yerleşmiştir. Ayrıca uygulama bu yöndedir. Bunlara bağlı olarak, işletmelere iş sağlığı ve güvenliğini daha da geliştirmeye yönelik pek çok teşvik verilmektedir.
Türkiye: İş Sağlığı Ve Güvenliği Alanında Uluslararası Standardı Yakaladı
Avrupa’nın hızlı sanayileşmesinin Anadolu topraklarına geç ulaşması, iş güvenliği konusunda Türkiye’nin geç hamle yapmasına neden olmuştur. Aslında Osmanlı’da Tanzimat döneminde temelleri atılmaya başlanan iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi Cumhuriyet’in ilk yıllarında ivme kazanarak yeniden gündeme gelmiştir.
Yıllar içinde çeşitli çalışmalar yapılsa da 2003 yılında Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde İş Kanunu kabul edilmiş ve bu kanuna dayalı olarak çok sayıda yönetmelik çıkmıştır. Bu yönetmelikler, işçi sağlığını doğrudan ilgilendiren, iş güvenliğini sağlamayı amaçlayan, kategorilere ayrılmıştır. Bu yönetmelikler ile tehlikeli madde çalışanlarının kullanacakları ekipmandan, iş güvenliği için oluşturulacak kurulların içeriğine kadar tüm detaylar belirlenmiştir.
Somut Uygulama Yapılan Ülkelerden Biri Türkiye
2013 yılında, iş sağlığı ve güvenliği 6331 sayılı yasası yürürlüğe girmiştir. Böylece bu alanda uygulamada somut adımlar atılmıştır. Yasa ile işletmeler; çok tehlikeli, tehlikeli, az tehlikeli işyerleri olarak kategorilere ayrılmıştır.
Kanun ayrıca 50’nin üzerinde çalışanları bulunan işletmelere iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırmak gibi somut uygulamaya girmiştir. Yine kanun çerçevesinde Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB) lisans almaya başlamış, başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere tüm üretimin tüm bölümlerinde çalışmaları zorunlu hale getirilmiştir. İş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi için kurulan OSGB’ler, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na tabidir. Bu nedenle tüm işletme ve kuruluşlara danışmanlık yönetim sistemi kurulması ve işletilmesi hizmetlerini OSGB’ler vermektedir.
Amerika Modeli
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Amerika Birleşik Devletleri (ABD) İSG konusunda önemli bir noktadadır. Ayrıca ABD, iş sağlığı ve güvenliği alanında dünyaya örnek çalışmaları ile dikkat çekmektedir. ABD, iş sağlığı ve güvenliği konusunda taviz vermeyen, yüksek standartlara sahip bir ülkedir. İş sağlığı ve güvenliği, ilk kez 1919 yılında gündeme geldi. Bunun yanında İSG üzerine tartışmalar ve değerlendirmeler çok oldu. Ancak İSG, ABD’de 70’li yıllarda somut adımlar atılarak gündeme gelmiştir.
Bu tarihte İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulu (OSHA) kuruldu. Böylece OSHA işçilerin işyerlerindeki güvenliklerinin sağlanmasını bir zorunluluk haline getirdi. İş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi konusunda dünyadaki ilk somut adımları OSHA attı. Başka bir deyişle OSHA, yönetmelikler yayımlamış ve uymayanlara ağır yaptırımlar uygulamıştır. Ayrıca ABD’de sadece bu kurallara uymak yetmez. Bunun için ABD’de çok sayıda işçinin çalıştığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin bir sistem halinde uygulanması gerekir. Ayrıca işletmelerin İSG sistemini planlı stratejilerle uygulaması zorunludur.
ABD’de İş Sağlığı ve Güvenliği Sistemi
ABD’de Avrupa’dakinden farklı olarak mevzuatlar ve kurallar belirlenmiştir. Ancak uygulama konusunda yine işletme ana uygulayıcı olarak seçilmiştir. ABD, iş sağlığı ve güvenliğini öncelikle mevzuatlara göre belirledi. Ardından kalite kontrol uzmanları ve OSHA’ya bağlı olarak şekillendirdiler.
Tüm uygulamalar, işçi ve işyeri güvenliğinin sağlanmasının tek yolunun sistematik bir programın kurulması olduğunu gösteriyor. Bundan dolayı uzmanlar, İSG sistemini işletmelere tavsiye eder. Böylece işletmelerdeki süreç takip edilmektedir. İşveren ise iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi için yasal çerçeveler kapsamında davranmalıdır. Ayrıca bu programı etkin bir şekilde uygulayabilmek için sistemi geliştirmekle yükümlüdür.
Sistemde, yöneticilerin liderliği, planlama ve organizasyonun yapılması yer alır. Bunun yanında tehlikenin önceden tespit edilmesi çok önemlidir. Ayrıca İSG sisteminde çalışanlara eğitim verilmesi ve kazaların kaydedilmesi bulunur. İşletmelerin bu sistemleri öncelikle iç, sonra da dış denetçiler tarafından belirli periyotlarda denetimden geçirilmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
Çalışma hayatının devam edebilmesi, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanabilmesi çok önemlidir. Bunun için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) etkin faaliyetler yürütür. Ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü, iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi konusunda adeta otoritedir. Cenevre merkezli uluslararası bu kuruluşun Türkiye’de temsilciliği bulunmaktadır.
Türkiye’nin taraf olduğu pek çok sözleşme imzaladığı ILO, İSG konusunda etkindir. Ayrıca ILO, çalışma hayatını ilgilendiren yasaları iyileştirmek için çalışmalar yapmaktadır. Dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği ILO’nın en önem verdiği konulardan biridir. Ülkemizdeki çalışmalar, ILO ile imzalanan İş Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Anlaşması çerçevesinde devam etmektedir. ILO; bu sözleşme ile işçi ve işveren kuruluşu temsilcilerine danışır. Böylece ulusal politika belirlenmesine katkısı vardır. Ayrıca ulusal sistem ile iş kazalarının önlenmesine çalışır. Bunun yanında meslek hastalıkları ve ölümlerin önlenmesi çalışmalarına katkıda bulunur.
Ayrıca ILO, farklı ülkelerle işbirlikleri yapıp sözleşmeler imzalar. Hem işçi hem de işverenin korunması için çalışmalar yürütür. ILO’nun asıl hedefleri içinde çalışma hayatının daha ileriye götürülmesi bulunmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü, iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi konusunda pek çok ülke ile işbirliği halindedir.
ILO’nun belirlediği uluslararası standartlar ülkelerin parlamentolarında kanunlara dönüşmekte ve uygulamaya girmektedir. Ülkemiz de iş sağlığı ve güvenliği konusunda sözleşme imzalamıştır. Bu sebeple ülkemiz mevcut yasalarını, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün standartlarına göre belirlemiştir.
Yasaların Uygulanması
İş sağlığı ve güvenliği çalışma yaşamının en önemli konusudur. Bu konudaki yasal kurallar ve önlemlere karşı çalışma ortamındaki herkes sorumludur. Başka bir deyişle işletmelere, işverenlere bu konuda büyük işler düşer. Ayrıca çalışanlar, yöneticiler de sorumludur. Fakat asıl olan vicdani sorumluluktur.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu; kamu ve özel sektörde geçerlidir. Bütün işlerde ve işyerlerinde herkes bu kanuna uyar. Kısacası patrondan, çırak ve stajyere kadar tüm çalışanların bu kanuna tabi olduğunu söyleyelim. Uzmanlar, iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi için çalışanların faaliyet konularına bakmazlar. Bunun için İSG uzmanları bu kanuna tabi işletmelerin çalışmalarını denetler.
Her işletme sahibi, bu kanunu ezbere bilmek zorunda olmadığı gibi, kanunları uygulamakla yükümlüdür. Bu gibi durumlarda, ortak sağlık ve güvenlik birimleri işletme sahiplerinin imdadına yetişmektedir. Böylece OSGB, uzman kadrosu ile konunun tüm maddelerine uyan sistemleri geliştirebilmektedir. Kanunların uygulanıp uygulanmadığına bakılmaksızın, her işletmenin bu yükümlülüklere uyması gerekmektedir. Bu sebeple işletmeler, ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden destek almaktan çekinmemelidir.
Uygulamalardaki Farklılıklar
Her ülke kendi parlamentosunun kanunlarına dayanarak İSG kurallarını belirler. Ama yine de temelde iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi için uluslararası standartlar geçerlidir. Bununla birlikte ülkemiz, Avrupa Birliği uyum yasalarını uygulamıştır. Ayrıca ILO sözleşmelerini kabul etmiştir. Böylece uluslararası iş güvenliği ve sağlığı kanununa kavuşmuştur.
ABD ya da Avrupa Birliği ülkelerinin çalışma koşullarını incelediğinizde şunları görürsünüz. Düzenlenen yasalar, tüm çalışanların sağlıklarını korur. Ayrıca işyerleri tehlikenin önüne geçilebilen uygulamaları hayata geçirmiştir. Avrupa’da mevzuat daha sade tutulurken, ülkemizde uyulması gereken kurallar net olarak ifade edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da işletme odaklı iş güvenliği ve sağlığı politikaları belirlenmiştir.
Bu durum, ülkemiz için de geçerlidir. Ülkemiz de kanunlar çerçevesinde iş sağlığı ve güvenliği uygulamakta, uygulayıcı olarak da işletmeyi odağa yerleştirmektedir. Ortak sağlık ve güvenlik birimleri, sistemin kurulması ve denetlenmesine kadar sürecin yönetimini üstlenebilmektedir. Bu durum Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri için de geçerlidir. İş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi için mevzuatlarda, uygulama ve denetimlerde farklılık vardır. Buna rağmen iş güvenliği ve sağlığının bir sistem olarak yürütülmesi fikri ortaktır.
Uluslararası Standartlar
İnsanlar, yüzyıllar süren deneyimler ve mücadeleler sonucunda İSG alanında bazı kuralları oluşturdular. Böylelikle uzmanlar çalışma hayatında bazı düzenlemeler yaptılar. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği için yasalar uluslararası standartlarla belirlendi. Dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD, bu konuda ilk somut adımı atan ülkedir. Buna bağlı olarak pek çok ülke son yüzyılda uygulamalarını buna göre şekillendirmiştir. ABD’nin iş sağlığı ve güvenliğine yaklaşımı, uluslararası standartların belirlenmesinde rol oynadı. Ardından ülkelerin kendi dinamikleri de bu konuda etken olmuştur.
İSG standartları mesleklerin çeşitlerine göre belirlenmiştir. Bunun yanında tüm ülkeler, standartlarını benzer şekilde sağlamıştır. Bu standartlar, yeni meslekler ve yeni tehlikelerle sürekli güncellenen bir alandır. Bununla birlikte ülkemiz İSG alanında uluslararası standartları yakalamıştır. Bunu ortak sağlık ve güvenlik birimleri (OSGB) aracılığı ile yapmıştır. İşletmelerde iş sağlığı ve güvenliğinin düzenlenmesi bir süreçtir. Asla tam olarak bitti denemez. Bu sebeple yasaların yeni yorumlara ve eklemelere ihtiyacı olacaktır. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliğinin uluslararası standartta olması çalışma hayatı için en önemli kuraldır.